Son günlerde yaşanan bir olay, birçok insanın dikkatini çekti. Bir dede, torunlarıyla birlikte, kamusal bir alanda tahliyeye karşı durarak seslerini duyurmaya çalışıyor. Yaşamları boyunca pek çok anı biriktirdikleri evlerinden zorla tahliye edilmek istenen bu aile, hem toplumsal adalet taleplerini dile getiriyor hem de duygusal bağlarını koruma mücadelesi veriyor. Ailenin başında duran dede, "Bu ev bizim için sadece bir bina değil, hayatımızın her anını geçirdiğimiz bir yuvadır," diyerek duygularını dile getirdi.
İstanbul'un kenar mahallelerinden birinde gerçekleşen olay, mahallede daha önce yapılmamış bir dayanışmayı da beraberinde getiriyor. Dede, yıllarını harcadığı evinden ayrılmayı düşünmemek bir yana, torunlarıyla birlikte burayı korumak için direniş sergiliyor. Dede, "Burası benim çocukluğumdan beri ailemin evi. Ben burada büyüdüm, torunlarım burada oynadı ve tüm anılarımız burada," diyerek evin sadece fiziksel bir mekân olmadığını, duygusal bir bağ olduğunu vurguladı. Aile, sosyal medyada da bu durumu gündeme getirmek için çeşitli kampanya başlattı. Hashtag'lerini #EvimizDeğilSadeceBinaDeğil olarak belirlediler ve birçok sosyal medya kullanıcısından destek aldılar.
Mahalleyi saran dayanışma rüzgârı, birçok komşunun dede ve torunlarına destek vermesine neden oldu. Mahalle sakinleri, iş yerlerinden ve günlük hayatlarından feragat ederek aileye destek çıkmaya karar verdiler. Dede, "Bize yalnız olmadığımızı hissettiren tüm komşularımıza teşekkür ederiz. Birlikte olduğumuz sürece bu evi koruyabiliriz," dedi. Yerel basında yayınlanan haberler de durumu gündeme taşırken, pek çok kişi dede ve torunların haklı mücadelesine destek çıktı.
Ailenin avukatı ise, "Hukukî olarak bu tahliye kararı geçersiz olmalı. Bu insanlar burada uzun yıllardır yaşıyor ve evleri için savaşmalılar," diyerek davanın arka plandaki hukuki boyutuna dikkat çekti. Aile, hem sosyal hem de hukuki olarak bu mücadeleyi vermeye kararlı. Dede, "Bizim gibi aileler, bu ülkede nasıl hayatta kalacağımız konusunda endişeler taşıyor. Umarız sesimizi duyan olur," diyerek devlete ve ilgili kurumlara seslendi.
Ayrıca, sosyal medya üzerinde yapılan paylaşımlar, birçok insanın bu aileyle empati kurmasına ve onların durumuna duyarlılık göstermesine neden oldu. #EvimizDeğilSadeceBinaDeğil hashtag'i altında yapılan paylaşımlar, insanların sadece dede ve torunlara değil, Türkiye'de benzer durumda olan tüm ailelere destek olabilmesi için bir çağrı niteliği taşırken, durumun ciddiyetini de gözler önüne seriyor.
Bu olay, yerel yönetimlerin ve inşaat şirketlerinin politikalarının halka nasıl yansıdığına da bir ışık tutuyor. Halkın çeşitli kesimlerinin, daha fazla dayanışma içinde olmasının gerekliliği, bu sosyal hareketin bir parçası olarak öne çıkıyor. Durumun sona ermesi için birçok yerel aktivist ve sivil toplum kuruluşu da harekete geçmiş durumda. Dede ve torunların haklı mücadelesine destek vermek için yapılacak etkinlikler düzenleniyor.
Sonuç olarak, dede ve torunların evlerinden zorla tahliye edilmesi durumu, sadece bireysel bir meseleden çok daha fazlası; toplumda dayanışma, adalet ve haklar konularında derin bir tartışma başlatan bir olay olarak öne çıkıyor. Toplumun farklı kesimlerinden gelen destekle, bu ailenin mücadelesinin daha geniş bir toplumsal hareketin parçası olması umuduyla herkesin bu durumu takip etmesi gerekiyor. Tahliye kararının iptali ve haklı taleplerin kabul edilmesi için herkesin bu mücadelede yanlarında yer alması büyük önem taşıyor.